Konuşmasında ilk olarak Denizli’nin zengin bir tarihi geçmişe sahip olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Naci Polat, su kaynaklarının fazla olması ve verimli toprakları ile kadim uygarlıklara ev sahipliği yaptığını hatırlattı. Bu coğrafyada keşfedilmiş 50’ye yakın antik kent olduğunu söyledi. Başta Pamukkale olmak üzere, çevresinde bulunan üç önemli antik kentin, her yıl binlerce yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret edildiğine vurgu yapan Prof. Dr. Polat, sözlerinin devamında Denizli’ye en yakın antik kent olan Laodikeia hakkında bilgiler verdi. Prof. Dr. Naci Polat şunları söyledi: “2003 yılından bu güne Laodikeia antik kentinin kazı çalışmaları, PAÜ öğretim üyesi Prof. Dr. Celal Şimşek hocamız ve ekibi tarafından yürütülmektedir. Çalışmalar kapsamında birçok önemli yapı ve tiyatro ayağa kaldırılmış ve aslına uygun şekilde restore edilmiştir. Yaptığı çalışmalar ile Prof. Dr. Celal Şimşek hocamızın dünya arkeoloji tarihine geçtiğini söyleyebiliriz.”
Konuşmasının devamında Prof. Dr. Naci Polat, Pamukkale ile ilgili pek bilinmeyen ilginç bir bilgiyi dinleyenlerle paylaştı. Pamukkale antik dönemdeki adıyla Hierapolis ile ilgili birçok rivayetin olduğunu ancak bunlardan en çarpıcı olanlardan birinin burada cehennem kapısının bulunması olduğunu söyleyen Prof. Dr. Polat, “Rivayetlere göre, cehennem kapısından girildiği zaman üç başlı cehennem köpeği Kerberos'un zehri sebebiyle giren kişi ölüyor ve Hades’e kurban ediliyor. Antik dönemde din adamları dini törenlerde hayvanlar ile birlikte mağaraya girerlerdi. Hayvanlar ölürken kendileri sağlam bir şekilde çıkarlardı. Bu durumun, 2013 yılından sonra yapılan çalışmalar ve gaz ölçümleri sonucunda Pamukkale’ye beyazlığını veren termal suyun çıktığı Cehennem Kapısı'ndaki karbondioksit gazı nedeniyle buraya giren canlıların zehirlenip hayatını kaybettiği ortaya çıkıyor. Geceleri, havadan ağır olan karbondioksit gazının zemine inmesi sebebiyle hayvanların, bu gazdan daha fazla etkilendiği ve bu yüzden zehirlendiği, hayvanlara göre daha uzun boylu olan din adamlarının ise bu gazdan daha az etkilendikleri için hayatta kalabildikleri anlaşılmıştır.” ifadelerini kullandı.
Sözlerinin devamında Denizli’nin gezilip görülmeye değer yerleri konusunda bilgi veren Prof. Dr. Naci Polat, Denizli’nin, Ege Bölgesi’nin en uzun teleferik hattına ve en büyük tematik parkına sahip bir şehir olduğunu dile getirdi.
Sözlerine, geçmişten günümüze Denizli için kültür ve ekonomi alanında ayrı bir önemi bulunan ve bugün Denizli ihracatının yüzde 66’sını oluşturan dokuma ürünlerinin tarihsel süreçteki gelişimine değinerek devam eden Prof. Dr. Polat, antik dönemde de tekstil ürünlerinin dünyanın farklı noktalarına gönderildiğini söyledi. Denizli’nin Türkiye ekonomisine önemli katkılar yaptığının altını çizdi. Denizli’nin yöresel yemekleri, Pamukkale Travertenleri ve herkes tarafından bilinen Denizli Horozunun özelliklerini anlatan Prof. Dr. Naci Polat, diğer horozlar 4-5 saniye öterken, Denizli horozunun 15-20 saniyeye kadar aralıksız ötebildiğini ve diğer horozlardan ayırt edilebilir fiziki farklılıklarının bulunduğunu dile getirdi.
İzmir’in işgalinin hemen ardından ilk protesto mitinglerinden birinin Müftü Ahmet Hulusi Efendi’nin önderliğinde Denizli’de yapıldığını hatırlatan Prof. Dr. Naci Polat, Müftü Ahmet Hulusi Efendi’nin verdiği fetva ile halkı mücadeleye çağırmasının o dönemde son derece önemli olduğunu belirtti. Denizlili bilim insanı Prof. Dr. Hüseyin Yılmaz’ın yaptığı çalışmalar ve bilime olan katkısına değindi. Son olarak, Denizlili Yüksek Mimar Cengiz Bektaş’ın da ülkeye önemli mimari eserler kazandırdığını sözlerine ekledi.