Bugün, 

Kahraman Türk milletinin, Türk tarihine adını altın harflerle yazdırdığı, tarihte eşine az rastlanır en büyük kahramanlık destanlarından biri olan Çanakkale Zaferi'nin 109. yıl dönümünü ve Şehitler Günü'nü idrak etmenin onur ve gururunu hep birlikte yaşıyoruz.

Çanakkale Zaferi, sonuçları itibariyle hiç kuşkusuz tarihin akışını ve her şeyden önemlisi Türk milletinin kaderini değiştiren çok önemli bir zaferdir. 

Bu destan memleketin her köşesinden vatan aşkıyla bir araya gelerek Çanakkale’de buluşan, zor şartlarda savaşan, dönemin teknolojik olarak güçlü ve donanımlı işgal kuvvetlerine azim ve kararlılığıyla karşı koyan ve esaret altında yaşamaktansa ölmeyi göze alan bir milletin hafızalardan silinmeyecek direnişidir.

Değerli Hemşehrilerim,

Üzerinde yaşadığımız topraklar, vatan, bayrak ve millet sevgisiyle şahadet ve gazilik mertebesine yükselen, ismi bilinen veya bilinmeyen tüm kahramanlarımızın bugünkü nesillere armağanıdır.

Milletimiz de bu şuurla, şehitlerimiz ve gazilerimize olan minnet duygusunu daima hissetmiş, bugünleri onlara borçlu olduğunu hiçbir zaman unutmamış, unutmayacaktır.

Millet olarak gelecek nesillere karşı en büyük sorumluluğumuz ise Çanakkale’deki direniş ve diriliş ruhunu diri tutarak hayatın her alanına yaymak, bu coğrafyada bir asır önce nelerin yaşandığını ve nasıl bir istiklal mücadelesinin yapıldığını atiye aktarmaktır.

Bu duygu ve düşüncelerle, Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere; ebediyete irtihal eden kahramanlarımızı ve vatanını canından aziz bilen tüm şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmet, minnet ve şükranla anıyor; sevgi ve saygılarımı sunuyorum. 

Ruhları şad, mekânları cennet olsun.