Okul yöneticilerinin atanmasında liyakatın tümüyle bir tarafa bırakılarak yandaşlığın kriter alınması, yurdun dört bir yanından rezalet haberler getirmeye devam etmektedir. Asla müdür yapılmaması gereken, eğitim ortamlarının içinde bir saat bile geçirmemesi gereken yöneticinin nelere yol açabileceğini gösteren son adres Siirt olmuştur.
Sosyal medyayı sallayan bir ses kaydı, Kurtalan Anadolu Lisesi'nin müdürü Fersende Karataş'ın kız öğrencilere uyguladığı psikolojik şiddeti gözler önüne sermiştir. Konuya ilişkin Metin Cihan adlı gazetecinin yaptığı araştırma da, ses kaydındaki şiddetin münferit değil sistematik olduğunu ortaya koymuştur. Ses kaydının ardından çorap söküğü gibi rezaletler dökülmüş, ses kaydında ağlattığı kız öğrenciye "Burası pavyon değil" diye bağıran müdürün etek, hatta pantolon boyu ölçtüğü anlaşılmıştır. Kız öğrencilere hakaret etmeyi günlük rutini haline getirmiş bu müdüre, yardımcısının da çoğu zaman eşlik ettiği iddialar arasındadır. 28 Şubat sürecindeki uygulamaları abartarak, bahane ederek bugün eğitimde gericiliği bir politika olarak uygulayanlar, tüm okulları yobazlığın "ikna odaları" haline getirmeye çalışmaktadır. Bu skandallara karşı suskun kalacak ya da bunu münferit göstermeye çalışacak MEB yöneticileri bilsin ki, eğitim kamuoyu bu gericiliğin sistematik olduğunun farkındadır.
Daha önce de kız çocuklarının eşofman giymesinden rahatsız olanların, eğitimi harem-selamlık hale getirme niyetini açıkça itiraf edenlerin nasıl korunduğu dün gibi hafızamızdadır. Bu konuda toplumda oluşan rahatsızlığı ve farkındalığı bertaraf edebilecek hiçbir beyanat olamaz. Kız çocuklarının ayak bileğinden rahatsız olacak düzeyde karakteri zayıf insanların, eğitim kurumlarının başına getirilmesi dehşet vericidir. Vakıf adı altında faaliyet göstermesine müsaade edilen tarikatlardaki tecavüz skandallarından, "bir kere oldu diye bir kurumu suçlamayalım" safsatalarından rahatsız olmayanlar, öğrencilerin kıyafet boyu üzerinden "ahlak" nutukları çekemez! Bu ülkenin yavruları kıymeti kendinden menkul liyakatsiz yöneticilere değil, Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk'ün eğitim neferlerine emanettir.
Eğitim-İş olarak Milli Eğitim Bakanlığı'nı uyarıyoruz: · Bu skandala dair derhal kapsamlı bir idari soruşturma başlatılmalı, psikolojik şiddet mekanizmasının içinde bugüne dek kimlerin yer aldığı tespit edilmelidir. · Bu hadsiz yöneticiye karşı cezasızlık, yeni skandalların patlak vermesini beraberinde getirecek, yurdun dört bir yanındaki gericiler için dolaylı teşvik anlamı taşıyacaktır. Her fırsatta "Çağı yakalama" nutukları çeken Bakanlık, bu skandalların bir parçası olmak istemiyorsa derhal gereğini yapmalıdır. · İlimiz Denizli’de de bu tür skandal durumlar yaşanmaktadır. Tepkilerimizi ve eleştirilerimizi yetkililere ilettik. Daha ileri boyuta ulaşan ve tekrarlayan durumlarda konuyu basınımızla da paylaşmaktan gocunmayız. Eğitim-İş olarak konunun takipçisi olacağımızı, söz konusu iddiaların peşini bırakmayacağımızı kamuoyuna ilan ediyoruz.