Adliye önünde güvenlik önlemi için bulunan polislerin kadın örgütlerine davanın erteleneceğini söylemesi üzerine müştekiler ve müşteki avukatları durumdan haberi oldu. Davada söz alan müşteki Hacer Balık "Öldürülen kız kardeşimin çocuklarına ben bakıyorum. Bir çocuk düşünün her gece yatmadan önce babasının en ağır cezayı alması için dua ediyor" ifadelerini kullandı. 23 Temmuz’da Denizli 6. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen dava 17 Eylül tarihine ertelendi. 17 Eylül’de görülecek duruşma davanın 8. duruşması olacak.
Davanın karar duruşması olmasını bekleyen Hafize Kurban'ın ailesi erteleme kararı üzerine gözyaşlarını tutamadı. Hafize Kurban'ın annesi Huriye Balık, kız kardeşi Hacer Balık ve babası Mustafa Balık erteleme kararları karşısında üzülerek bir an önce karar verilmesi gerektiğini söylediler. Hafize Kurban'ın babası Mustafa Balık dava sonrası gazetecilere yaptığı açıklamada "Yine hüsran, yine hayal kırıklığı. Benim kızım Hafize öldü, 2 gün önce öldürülen Pınar da benim kızımdı. Ben yetkililere buradan sesleniyorum. En başından beri ‘adalete güveniyorum’ dedim. Hala güveniyorum ama yapılması gereken yapılsın. İstanbul sözleşmesi uygulanmalı diyorlar. Demek ki bu sözleşme kadınları koruyor. Ben yetkililere güveniyorum. Katilin en ağır cezayı almasını istiyorum" dedi.
Davanın ertelenmesi kararının ardından kadın örgütleri Denizli Adliyesi önünde basın açıklaması gerçekleştirerek karara tepki gösterdi. Basın açıklamasını okuyan Ebru Koç Acar: “Bugün burada 27 Ağustos 2019 da çocuklarının gözü önünde ayrılmak istediği eşi tarafından sokak ortasında boğazı kesilerek öldürülen Hafize Kurban’ın karar duruşmasından çıkacak sonuca ses olmak için toplanmıştık. Kadın örgütleri olarak başından beri takipçisi olduğumuz bu davanın karar duruşması olmasını beklerken, savcı ve üye hâkimin değiştiğini ve bu sebeple davanın yine ertelendiğini öğrendik” dedi.
“YARGI SİSTEMİ ÇÜRÜMÜŞTÜR!”
Savcı ve üye hâkimin değişmesinin ne müdahil avukatlara ne müşteki olarak katılım sağlayan Hafize Kurban'ın ailesine haber verilmediğini belirten Acar tepkilerini şu sözlerle dile getirdi: “Adliye önünde bekleyen polislerden öğrendiğimiz bu kararın hiç kimseye haber verilmeden işletilmesi yargı sisteminin çürümüşlüğünü bir kere daha ortaya koyuyor. Erkek adaletin davada bütün aşamaların tamamlanmış olmasına rağmen 2. erteleme kararını vermesi, bir araya gelerek güç oluşturan kadınları yıldırmak için çabaladığını ve adalet sisteminin kadın cinayetlerine karşı bakış açısını göstermektedir.”
“ADALET YERİNİ BULANA DEK BURADA OLACAĞIZ!”
Davanın başından itibaren kamuoyu oluşturmak ve kadın cinayetlerini devlet politikalarından ayrı tutmaya çalışan anlayışın karşısında durmak için orada olduklarını ifade eden Acar: “Kadın cinayetlerinin politik olduğunu, cezasızlığın katilleri cesaretlendirdiğini, siyasal söylemlerle 2. sınıf kabul edilen kadınların her gün şiddetle burun buruna olduğunu her fırsatta haykırmaktan vazgeçmiyoruz. Bizler bu dava defalarca ertelense de adalet yerini bulana dek burada olacağız. Hafize Kurban için, Pınar Gültekin için, öldürülen tüm kadınlar için, korkusuzca yaşayabilmek için adalet istiyoruz” diye konuştu.
KADIN CİNAYETLERİ POLİTİKTİR
Kadın cinayetlerinde iktidarın sorumluluğuna dikkat çeken Acar: “Biz bu cinayetlerde 'İstanbul Sözleşmesini uygulamak yerine tartışmaya açmak' yolunu seçen iktidarın sorumluluğu olduğunu biliyoruz. Katillerin uygulanmayan yasalardan, ceza indirimlerinden cesaret aldığını hepimiz biliyor ve haykırıyoruz. Hafize Kurban cinayeti de tüm kadın cinayetleri gibi güvencesizliğin ve önlemsizliğin sonucudur. Bizleri katletmeye ve sömürmeye ant içmiş bu zihniyetin karşısında sokaklarda, alanlarda, mahkeme koridorlarında haykırmaya devam edeceğiz. Kadın cinayetleri politiktir” ifadelerini kullandı.
Acar açıklamasını mücadele çağrısı ile noktaladı: “Bizler bu davada ve diğer kadın cinayeti davalarında da şahit olduk ki; 'İstanbul Sözleşmesi Yaşatır'. Asla yalnız yürümeyeceksin diyerek, kadınları ve çocukları koruyan yasaların çıkması için katillere ve çocuk istismarcılarına karşı, onları koruyan bu çürümüş düzene karşı herkesi örgütlenmeye ve birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.”