1- Merhaba, öncelikle sizi tanımak isteriz. Bizlere kısa kendinizden bahseder misiniz?
- 1964 Sarayköy doğumluyum. İlk ve ortaokulu burada okudum. Liseyi Denizli Lisesi’nde tamamladım.
2- Doktorluk mesleğini seçmenizin sebebi nedir?
-Küçüklükten beri hekimliğe ilgim vardı. Tabi ki aile baskısı şimdi olduğu gibi o zamanlarda vardı.Herkes çocuğunun hekim olmasını, mühendis olmasını, asker olmasını ister. Benim tıp alanında ilgim çoktu. Şöyle hekim olamasaydım. Veteriner olmak isteğimdi. Zaten üç tercih yaptım. Diş hekimliği ve veterinerlik.
3- Nasıl bir öğrenciydiniz?
-Atatürk Üniversitesi Diş Hekimliği bölümünü kazandım. Severek gittim. Kimsenin baskısıyla gitmedim. Hatta babannem, müdür, bankacı olmamı çok isterdi. Benim hiçbir zaman hekim olmamı istemezdi. Çok zor bir öğrencilik geçirdik. Tıp Fakültesi ile beraber okuduk. Denizli- Erzurum arası 24-25 saat sürerdi. Denizli’den Erzurum’a direk otobüs yoktu. Ankara aktarmalı giderdik. Otobüslerde klimaların çalışmadığı çok olmuştur. -10’larda -20’lerde yanımızda yedek battaniyemiz olurdu. 1980’li yıllar 1982’den bahsediyorum. Ayrıca suyun olmadığını, otobüslerde sigaranında içildiğini düşünürseniz ne kadar zor bir yolculuk yaptığımızı gözünüzün önüne getirebilirsiniz. Zor şartlarda okuduk. Okul şartları da çok ağırdı. 42 saat dersimiz vardı. Tıpla diş hekimliği fakülteleri ilk 2 yıl beraberdi. Bu beraberlikten dolayı tıp fakültesinin aldığı tüm temel dersleri aynısını birebir biz aldık. Atatürk Üniversitesi’nde uygulama öyleydi. Günlük 8 saati geçen derslerimiz vardı. Çok erken saatte başlar geç saatte biterdi. Diğer bölümlere göre döneme erken başlar geç tatile girerdik.
4- Bugüne kadar doktor olduğunuz için pişmanlık duydunuz mu?
-Bazı zor vakalarda çok sıkıldığım vakalar olmuştur ama ben hiç pişman değilim. Bugün yine aynı tercihler yapılsa tıp hekimi olarak göz hekimliğini, göz hekimi olamazsam diş hekimliğini tercih ederdim. Çocuğumun bir tanesi diş hekimliğinde öğrenci.
5- Sarayköy’de hastalarınız en çok hangi şikayetlerle size geliyorlar?
-Sarayköy’de ilk geldiğimiz senelerde 1980’li yıllarda hastalarımız tabi bugün olduğu gibi değildi. Sadece diş çektirmek için gelirlerdi. Tedaviye meyil yoktu. Tedaviye yönelim yoktu. Çok şükür şimdi en uzak köylerden Babadağ’ın köylerinden Sarayköy’ün köylerinden bize küçük yaşlardaki çocuklarının dişleri için talepte bulunan dişlerinin hem dolgusu için hem de estetik bozuklukların tedavisi için bize talepte bulunan çok hastamız var. Bu güzel bir şey. Hastalarında artık bilinçlendiğini gösteriyor. Eski hastalarımız çekime yönelikti. Tedaviyi kabul etmiyorlardı. O günün şartlarında burada 2-3 tane diş teknisyeni abimiz vardı. Bizden önce hekimler olmadan önce derler zaten ‘bu meslek berber mesleğidir’ diye. Bu mesleği onlar icra ederlerdi. Otururlardı. Hastayı oturturlardı. Bir şeyler sürerler ve ellerindeki en uygun materyalle dişini çekmeye çalışırlardı. Biz bunları gördük. Bizim böyle çok hastamız oldu. Şimdi o şartlar değişti. Bundan sonra düz diş hekimi olmayacak, uzman diş hekimi olacak.
6- Hastalarla yaşadığınız ilginç bir anınız var mı?
-Hastalarla çok ilginç anılar yaşadım. Hastaya anestezi yaparken yanında bekleyenlerin bayıldığını çok gördüm. ( gülüşmeler) Hastanın dişini çekerken karşıdan seyreden yakınının anlık tansiyon düşmesi sonucu düştüğünü çok gördüm.
7- Bu mesleğin zorlukları nelerdir?
-Bu mesleğin zorluğu herkes 90-60-90 olmak istiyor. (Gülüşmeler) Görüntü olarak. Herkes en beyaz diş bende olsun istiyor. Herkes en güzel gülüş tarzı, en güzel estetik bende olsun istiyor. Ağız yapısı, dudak yapısı, çene yapısı her zaman buna müsait olmuyor. Bizler elimizden geldiği kadar önce hastayı bu yönde alıştırmak istiyoruz. Yapabilecek limitler sınırlı. Belli bir limitte bazı şeyleri başarabiliyoruz. Her şeyi değiştiremezsiniz hastanın anatomik yapısını değiştiremezsiniz. Cerrahi zorluklar oluyor. Hastanın dişi uyuşmuyor. Kanaması dinmiyor. Bazen hastalarımız hastalıklarını bizden gizliyor.
8- Diş sağlığımızı korumak için neler yapabiliriz?
-Dişlerimizi güzel fırçalamayı bileceğiz. Her işin başı düzenli fırçalamak. Düzenli derken uygun fırçalamak. Süreli fırçalamak. Biz hep şunu diyoruz. 3 dakikalık bir müzik açın telefonunuzdan o müzik bitene kadar dişlerinizi fırçalayın. Tarif edildiği gibi fırçalayın. Sadece dişlerinizi değil diş etlerinizi de beraber fırçalayın. Hatta en son dilinizin üst tabakasını da fırçalayın.
9- Meslek hayatınız boyunca hastalarınız tarafından şiddete maruz kaldınız mı? Tepkiniz ne oldu?
-Şiddete hiçbir zaman maruz kalmadım. Çok şükür 31. yılımı bitiriyorum. Sözlü olmuştur. Kızmışızdır birbirimize ama başka türlü şiddete maruz kalmadım. İnşallah bundan sonra da olmaz.
10-Doktor olduğunuzu tam olarak ne zaman hissettiniz?
-Önce üniversiteyi kazandık. Kendimizi doktor zannettik. O zamanlar internetten yayınlanmıyordu. Küçük zarflarda PTT aracılığıyla bize tebliğler geliyordu. Gazetelerde yayınlanıyordu. Küçük puntolar halinde. Diş hekimliği Fakültesi’ni kazanınca ilk etapta insan kendini doktor zannediyor. 1. sınıfta da doktorum zannediyorsun ama 2. Sınıfa geçince öğrenci olduğunu anlıyorsun. 3. sınıfta aynı şekilde. Hatta fakülteyi bitiriyorsun hala öğrenciyim zannediyorsun. Zaman geçiyor. Bir takım seminerlere kongrelere katılıyorsun onun sonucunda hekimliği anlıyorsun da. Bu işi yapa yapa bu işin içinde olduğunu anlıyorsun.
Son olarak meslektaşlarınıza söylemek istediğiniz bir şey var mı?
-Tüm meslektaşlarıma görevinde başarılar diliyorum. Mesleklerini sevmelerini ve öğrenmenin okul bitiminden sonra devam ettiğini bilmelerini istiyorum. Ayrıca her şeyin bir an da olmayacağını, mezun olduktan hemen 1-2 yıl sonra iyi hekim olunmayacağını, iyi hekim olmanın veya çevre edinmenin yıllar alacağını, sabırlı olmaları gerektiğini onlara tavsiye ediyorum. Başarılar diliyorum.
Diş Hekimi Kadir Özbaş'a bu güzel röportaj için teşekkürlerimizi iletiyor. Tüm Sağlık Çalışanlarının 14 Mart Tıp Bayramını kutluyoruz.